BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS

9 Haziran 2010 Çarşamba

Geçlerbiriliği

Kaleci

Ad Yaş Uyruk
1 Serdar Kulbilge 29 Türkiye
99 Ulaş Güler 30 Türkiye










Defans

Ad Yaş Uyruk
5 İlhan Eker 27 Türkiye
5 Lamine Traore 27 Burkina Faso
28 Ivan Radeljic 29 Bosna Hersek
60 Alparslan Erdem 21 Türkiye
67 Orhan Şam 25 Türkiye
88 Aykut Demir 21 Türkiye

Orta Saha

Ad Yaş Uyruk
0 Olgay Coşkun 26 Türkiye
6 Kerem Şeras 26 Türkiye
8 Labinot Harbuzi 24 İsveç
10 Sandro Da Silva Mendonca 26 Brezilya
11 Mustafa Pektemek 21 Türkiye
12 Everton Cosmo Da Silva (Tozo) 29 Brezilya
17 Hurşut Meriç 26 Türkiye
20 Sabahattin Usta 20 Türkiye
21 Burhan Eşer 25 Türkiye
30 Jurica Vranjes 30 Hırvatistan
30 Muğdat Çelik 20 Türkiye
40 Cem Can 29 Türkiye
42 Abdulhamit Yıldız 23 Türkiye
54 Mehmet Akyüz 24 Türkiye
61 Bilal Çubukçu 23 Türkiye
77 Uğur Süvari 19 Türkiye











Forvet

Ad Yaş Uyruk
7 Serkan Çalık 24 Türkiye
9 Carlos Floresta Kahe 27 Brezilya
15 Sinan Ayrancı 19 Türkiye
16 Patiyo Tambwe 26 Kongo Cumhuriyeti
29 Caner Yılmaz 19 Türkiye
69 Murat Kalkan 24 Türkiye





TARİHÇE

Ankara'da futbolun, 1917-18'den itibaren oynandığı kabul ediliyor. 20 bin nüfuslu şehrin önce Yahudi sakinleri, sonra başka şehirlerden gelen talebeler, Ankara Sultanisi bahçesinde kaidesiz, kara düzen top koşturmuşlar. Ardından, 1920'de, ilk takımlar kurulmuş: Sultanî İdman Yurdu, Ankara İdman Yurdu, Anadolu Sanatkârangücü, Talimgâhgücü, Bahriyegücü. Bu takımların çoğu, İstiklâl Harbi dolayısıyla Ankara'ya gelen askerî talimgâhlara, askerî sanat okulu talebe ve ustalarına dayanıyor. İstiklâl Harbi'nin kritik zamanlarında bile futbol oynanmaya devam edilmiş Ankara'da. Nizamî bir lig kurulmadan önce, cuma günleri Cebeci çayırında, halkın ilgiyle izlediği iddialı maçlar oynanırmış. Bir yandan cirit atılan, güreş tutulan bu mesire yerinde, bugün Cebeci Stadı ve Pazar yeri bulunuyor.

Ankara Futbol Birliği'nin 1921'de Ankara Ligi'ni oluşturma kararından sonra, Ankara'da ilk resmî futbol müsabakası 26 Ekim 1922'de oynanmış. Bu müsabakaya çıkan Anadolu Sanatkârangücü ve Talimgâhgücü takımları, 1923 Ağustosunda birleşerek Anadolu-Turan Sanatkârangücü adını alacaktır. Askerî sanayii idareci ve işçilerine dayanan ve 1926'da İmalat-ı Harbiye adını alan ve kırmızı beyaz renklerini sarı lâciverde çeviren bu kulüp, bugün taşıdığı isme ise 1933 yılında kavuşacaktır: Ankaragücü.

Ankara'nın ilk takımlarından biri, "Sultani" takımıdır: Ankara Sultanisi, diğer adıyla Ankara Erkek Lisesi, veya "taş mektep". Bugünkü adıyla: Atatürk Lisesi. Ankara Sultanisi o zaman, şimdiki Yüksek İhtisas Hastanesi'nin olduğu yerdedir. Sultani müdürü Münif Kemal (Ak), spora ve futbole meraklı bir eğitimcidir. Daha bu okula atanmadan önce, "okullu" bir futbol kulübü kurmayı arzulamaktadır. Kafasında, "Muallimler Birliği" adı vardır. 3 Münif Kemal beyin Ankara Sultanisi'ne atanmasından sonra, beden eğitimi hocası Ekrem beyin yönetiminde iddialı bir okul takımı oluşur. Ekrem bey'in, İstanbul'un iddialı takımlarından Altınordu'da santrhaf oynamışlığı vardır.

Ancak Ekrem Bey'in bazı oyuncuları takıma almaması, futbola tutkun öğrenciler arasında huzursuzluk yaratacaktır. İşte bu huzursuzluk ve öğrencilerin gösterdiği tepki açacaktır Gençlerbirliği'nin kuruluşuna giden yolu!

Beden eğitimi hocası Ekrem beyin takıma almadığı çocuklardan biri, Ramiz Eren, şöyle anlatıyor: "Ben iki üç arkadaşla beraber birinci takımda oynardım. O zaman daha yaşım küçük ama, 1.80 boyundaydım. Ekrem bey, bizi takıma almadı. Biz de kızdık. Arkadaşlarımızdan Asım adında bir çocuk vardı. Bunun babası Muş mebusuydu.* Babasına anlatmış. Babası 'sen çocukları çağır' demiş. Çağırdı, Asım'ın evine gittik. 'Ne diyorsunuz çocuklar'' dedi. 'Amca', dedik, 'bizim yerimize aldıkları o oyuncular iyi oyuncular değil. Biz de kızdık, ne yapalım diye düşünüyoruz.' 'Çocuklar, ben size bir kulüp kuruvereyim mi'' dedi. 'Yalnız', dedi, 'kulübün bir forması lâzım. Tüzüğe yazacağız. Gidin bir forma alın'. Eskiden bedediyenin üzerinde bir dükkâncı vardı. Oraya gittik. Orada siyah-kırmızılı bir forma bulduk. Hepimiz parayı verdik, birer forma aldık. Gittik eve. Dedi ki Asım'ın babası, 'tamam, madem ki gençsiniz, 'Gençlerbirliği' yapıyorum.' Gitti bu, Gençlerbirliği kulübünü tescil ettirdi."4 Gençlerbirliği'nin resmî kuruluş tarihi, 14 Mart 1923'tür.

Gençlerbirliği renklerini, kıtlığa, darlığa, müşkülâta borçludur buna göre; Halin yanında yer alan Karaoğlan Çarşısındaki o dükkânda, kırmızı-siyahtan başka forma (veya başka anlatımlara göre öğrencilerin evde diktirecekleri kırmızı-siyah basmadan başka uygun malzeme) bulunmamasına...

Sultani'nin bu "asi" 8. sınıf öğrencileri, 20-25 kişidir. Aralarında, Ramiz'in yanısıra, Mennan, Mazhar, Sait, Kenan, iki Namık, Rıdvan, Hafi, Ruhi, Ziya, Hakkı beyler vardır. İlerki yıllarda Ramiz (Eren) savcı ve Ankara milletvekili, Mennan (İz) komple bir sporcu, Namık (Katoğlu) spor yöneticisi, Namık (Ambarcıoğlu) matbaa sahibi, Rıdvan (Kırmacı) Ankara'nın ilk fotoğraçılarından, Hafi (Araç) spor mağazası sahibi olacaktır.

Okul dışında kulüp kurmaya girişen öğrencilerin ilk işi, Sultani takımıyla boy ölçüşmektir. Yine Ramiz Eren anlatıyor: "Ankara Lisesi'ni maça çağırdık. Şimdiki Doğumevi'nin karşısında mezarlık vardı, belediye orasını kaldırdı, boş bir saha oldu orası. Orada maça çağırdık Ankara Lisesi'ni. Direk mirek yok, ceketleri çıkardık koyduk, kale yaptık, öyle oynadık. 0-3 yendik şampiyon takımı! Yenince maneviyatımız yükseldi, çok yükseldi. Ondan sonra işte, Gençlerbirliği takım oldu."

"Hamit tarlası" denen arazide yapılan bu maçtan sonra resmî lise takımıyla "Gençler"in birleşmesi eğilimi belirir. Hatta bir rivayete göre, Gençlerbirliği'ni kuran öğrenciler kırmızı siyah Ankara gelinciklerinden bir buket yaparak hocalarının gönlünü almaya gidecekler; kulübün rengi o gelinciklerin kırmızı siyahıyla pekişecektir.

Okul yönetimiyle Gençlerbirliği'ni kuran öğrenciler arasındaki ihtilâf, Ankara Ligi'nin ilk sezonunun puan cetvelinde de görünüyor. 1922/23 sezonunda Ankara Ligi'nin 5 takımı arasında yer alan Ankara Sultanisi, bu problemler neticesinde zayıf düşmüş kadrosuyla iki maç oynayıp yenildikten sonra ligden çekilmiştir.

7 takımlı 1923/24 sezonunda ise artık Sultani yok, Gençlerbirliği vardır. Ancak okul yönetimiyle öğrenciler arasındaki gerginlik hâlâ tam giderilmiş değildir. Okul müdürü Münif Kemal bey öğrencilerin kendisine haber vermeden kulüp kurmasını gurur meselesi yapmıştır. "Asım'ın babası" olan Muş mebusu, Münif Ak'ı Kastamonu'ya tayin ettirerek bu engeli aşmak ister. Ancak Kastamonu Sultanisi'ne tayin olan Münif Kemal'in yerine gelen Celâl Bey de "talebelerin hariçte kurduğu" kulübü hoş karşılamaz. Okul öğrencilerinin dışarda futbol oynaması yasaklanır. Bu ihtilâf üzerine, takımın as oyuncularından Mennan bey, çareyi okulu terketmekte bulur, kaydını Ziraat Mektebi'ne aldırır. Hatta Gençlerbirliği sahaya takım çıkatabilmek için okul dışından takviye alır. Ancak bu çabalara rağmen, oynadığı 6 maçta yenilmeyen (3 galibiyet, 3 beraberlik) Gençlerbirliği, kalan iki maçına takım çıkartamaz.

Eksik maçlarına rağmen, bu ilk sezonunu 4. sırada tamamlar. Bir süre sonra yapılan İdman Cemiyetleri İttifakı Ankara kongresinde, bu gerginlik çözülecektir. Kongreye Ankara Sultanisi adına katılan müdür Celâl bey, delegasyonda yer alan Gençlerbirliği temsilcilerini -yani kendi öğrencilerini- bu kongrede "resmen" kabul etmek durumunda kalır. Ardından, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı'nın genel kongresinde, Münif Kemal beyle Gençlerbirliği'nin vuslatı gerçekleşir. Münif Kemal bu kongreye Kastamonu delegesi olarak katılmıştır. Gençlerbirliğili Sultani öğrencileri, bir çiçekle eski müdürlerini ziyaret ederek gönlünü alırlar ve kendisine kulübün başkanı olmasını teklif ederler. Münif Kemal, gözleri yaşararak kabul eder bu öneriyi. Münif Kemal'in başkan olduğu, Gençlerbirliği'nin ilk "gerçek" yönetim kurulunda, şu isimler yer alır: Avni (memur), Cemal (memur) , Hamdi (Lisede Türkçe öğretmeni) beyler, Mennan İz (lise son sınıf öğrencisi), Kemal Sıtkı Tarlan (belediyede memur).

Münif Kemal beyin 9 yıl sürecek olan başkanlığıyla birlikte, Gençlerbirliği'nde hem gerginlik sona erdi, hem de yükseliş başladı. Kastamonu'dan Ankara'ya Maarif Başmüfettişi olarak dönen Münif Kemal, Maarif Vekili Mustafa Necati'nin kulübü himayesini ve Maarif camiasının birçok üyesinin kulübe üye olmasını sağlayarak, Gençlerbirliği'nin "okullu takımı" hüviyetini pekiştirdi. Öğretmen okullarından mezun olan yetenekli sporcuların ve futbolcu öğretmenlerin Ankara'ya tayinini sağlayarak kulübe kazandırması, Münif Kemal Ak'ın en önemli hizmetiydi

0 yorum: